22 Ocak 2016 Cuma

İskorbüt Hastalığı Nedir? Tedavisi ve Belirtileri Nelerdir?

İskorbüt hastalığının tarihçesine bakarak hastalığa ve tedavisine değineceğiz. Öncesinde hastalığa ve tedavisine özet şeklinde değinmek gerekirse, iskorbüt hastalığı c vitamini eksikliğinden ortaya çıkar ve hastalığın tedavisi için portakal, limon gibi c vitamini içeren besinleri tüketmek gerekmektedir.

İskorbüt Avrupa 'da tartışılmaz biçimde iyi tanınmaktadır; kâşiflerin hikayeşeriyle halka iyice tanıtılan bu hastalığın korkunç zararları, eskiden halkın hayal gücünü büyük ölçüde etkilemekteydi.

iskorbüt hastalığı tedavisi, belirtileri


İskorbüt hastalığı nasıl ortaya çıkar? Belirtileri Nelerdir?
Tıbbi gözlemler sonucunda hastalığın 3 evresi olduğu anlaşılmıştır, bu 3 evre şöyle özetlenebilir;
Hastalık önce yüzün şişmesiyle, hastanın hırçınlaşmasıyla, diş etlerinde şişkinlik ve sızlamayla, kanamalarla, ayrıca bedende beyaz ve kırmızı lekeler belirmesiyle belli olur. Sonra, yukarıdaki belirtiler daha da artar. Yüz rengi kaçar ve kurşuni olur; giderek güçleşen solunum dayanılmaz derecede sıkıntı verir; romatizma sancılarını andıran sızılar baş gösterir; bacaktaki bükücü kaslar kasılır; hastanın yürüme olanağı kalmaz, kanamalar çoğalır ve vahimleşir. Hatta çoğunlukla ölümle sonuçlanır. Bazı hastaların ulaşabildiği son evrede, hastanın görünüşü korkutucudur; hastanın soluğu tıkanır, beden yaralarla kaplanır, bacaktaki kasılmalar tahta sertliğine benzer, mutlak kabızlık başlar, dişler el bile sürülmeden diş etlerinden dökülür, bu belirtiler hemen hemen aralıksız birbirini izler.
Ergen kişilerin yakalandığı İskorbüt 'ün yanı sıra, 19.yüzyıl sonlarında özel bir kesinlikle ortaya çıkmış olan, çocuklara özgü bir İskorbüt vardır; çocuk iskorbütü. olarak adlandırılır.
Bilim, insanlığın durumunun düzelmesine katkıda bulunuyorsa da, sabırlı araştırmaların ürünü olan sonuçların düşüncesizce bir gayretkeşlikle yorumlanmaması gerekir. Çünkü böyle bir tutum bu sonuçların yönünü ve erimini yozlaştırmakla kalmaz, hastalığa çare bulacağı yerde, hastalık doğmasına yol açar. Sözgelimi, mikrop fobisi, halkın Pasteur 'ün kuramlarına, düşüncesizce tutkunluğu, özellikle de yanlış anlaşılan yapay beslenmenin genelleşmesi ve besinlerin uzun süren kaynatılması, ortaya atıldıkları dönemlerde 6-18 aylık süt çocuklarının sağlığında yıkıcı sonuçlar vermiştir. Gerçekten, o dönemlerde bu çok küçük çocuklarda, sık sık karakteristik belirtilere rastlanmıştır. Diş etleri şişiyor, mide-bağırsak iltihaplanmaları oluyor, bacaklar ağrıyor ve eklemlerinde şişler beliriyor, en küçük bebekler beşiklerinden kaldırılmak istendiğinde korkunç acılar çektikleri görülüyordu. Otopsi yapıldığında da özellikle iri kesimli ilikte kanama izlerine rastlanıyordu.

Sebatları ve karşılaştırmalarıyla hastalığın ilacını henüz nedeni saptanmadan bulan çok sayıda bilgin ve pratisyenin ortaya koydukları parçalı gözlemler dizisini, ana çizgileriyle anlatmak yararlı olacaktır. Birkaç yüzyıl önce, özellikle denizcilerin yakalandığı bir hastalık gibi görünen İskorbüt kara halkları arasında da çok yaygındı. Bu hastalığa özellikle seferdeki orduların ve sıkı bir kuşatma altındaki şehirlerin halklarının yakalandıkları konusundaki bilgiler daha azdır.
Hippokrates aşırı kanamalarla ortaya çıkan bu hastalığın belirtilerini tanımlar, Genç Plinius, Germanicus 'un ordusunu Ren kıyısında kırıp geçiren mide ağrısından söz eder ve Catalicus 'un askerlerinin kuzukulağı yaprakları yiyerek bu hastalıktan nasıl kurtulduklarını anlatır.
Daha yakın bir tarihte, 13.yüzyılda Joinville 'in etleri çürüyerek parça parça dökülen haçlı askerlerinin çektikleri acıları anlatan içten ve acıklı vakayinâmelerinde de hastalık tanımlanır. Hastalığın kurbanları arasında en kabarık sayının denizciler olduğu bilinmektedir. 1498 'de Vasco de Gama, Ümit Burnu 'nun keşfi sırasında yüz kadar adamını İskorbüt hastalığından dolayı kaybetmişti.
1535 'te Jacques Cartier 'in Newfoundland 'e ikinci yolculuğu sırasında, İskorbüt tayfalar arasında büyük kayıplara yol açtı ve 25 kişi öldü; ama geri kalanlar Newfoundland 'de karaya çıktıklarında, aralarından bu hastalığa yakalananların sancıları, yerlilerin çam yapraklarını kaynatarak hazırladıkları bir sıvıyı içtikleri zaman mucizevi denebilecek biçimde kesildi. Amiral Richard Hawkins 1593 'te Güney denizlerinde yolculuk ederken de tayfalar, gemicilerin korkunç hastalığından büyük zarar gördüler. Hawkins bu konudaki değerli bilgiyi kaydetmişti:  bu değerli bilgi, hastalığın tedavisinde limon suyunun iyileştirici etkisiydi.
Ama, araştırmacıların bu konuda izleyecekleri yolu asıl Nicolas Venette adlı Fransız, 1671 ylında yayımladığı kitabında açmış ve kendisinden sonra gelenlerin hastalığın nedenini ve çarelerini bulmalarını sağlamıştır, bu konuda ilk açık görüşü getiren de odur.
İsveçli Bachström, İskorbüt hastalığına yakalanan bir tayfanın arkadaşları tarafından bir kayıkla denize bırakılışının hikayesini anlatır:
<<Terkedilen zavallı, birkaç saat sonunda, kayığın alt kısmının çimenini andırır yeşil bir tabakayla kaplı olduğunu görür ve açlığını bastırmak için bu yeşillikten yemeye başlar. Dalgaların yalpalarıyla sallanarak bu zorunlu ot rejimine günlerce devam eder. Yavaş yavaş yeniden güçlendiğini hisseder ve sağlığını yeniden kazanır.>>

iskorbüt hastalığı


Bütün bu gözlemler insanların hastalığın ilacını içgüdüleriyle önceden bulduklarını gösteriyor. Ne var ki tanımlamakta güçlük çekmekteydiler. İngiliz Lind, 1787 'de İskorbüt hastalığına yakalanmış denizcilere uyguladığı tedavilere dayanarak yayınladığı kitabında kendinden önceki bilgileri doğrulayan bir dizi bilgi derledi. Limon ya da portakal suyunun, bu hastalıkta, son derece iyi sonuçlar verdiğini ilk olarak onun açıkça ortaya koyduğu sanılmaktadır.
Ünlü Kaptan Cook da 1755 'te Güney Kutbu 'na yaptığı yolculuk sırasında sorunla ilgilendi. Önce çekimser duran, ama sonraları çok hoşnut kalan adamlarına, oldukça bol miktarda lahana turşusu, limon ve portakaldan oluşan bir rejim uyguladı ve böylece bütün tayfalarını hastalıktan korumayı başardı. Daha da yakın bir dönem 19.yüzyılın sonlarına doğru, Fransız donanması doktorlarından Le Roy de Mericourt, aynı gözlemleri yaptı ve Tıp Akademisi önünde başarıyla savundu. Basit gerçeği yadsıyan bir sürü eleştiriciyle karşılaştı. Gerçekten bunlar, bu kadar korkunç bir hastalığın, böylesine kolaylıkla iyileştirilemeyeceğine inanmıyorlardı. Zaten insan zekasının getirdiği ilerlemeler, bu ilerlemeler çare bulmayı tasarladığı büyük kargaşanın yanında basit görünüyorsa büsbütün büyük bir güvensizlik uyandırır.
Yerleşik iskorbüt günümüzde hemen hemen kalkmış görünmektedir. Bununla birlikte, halen bazı yoksul bölgelerde, ilkel insanlar arasında, İskorbüt vakalarına rastlanmakta ama bunlar da teşhis edilir edilmez tedavi edilmektedir.

Bu makale iskorbüt denizci hastalığı, nezle, grip, hangi vitamin eksikliği neden olur, iskorbüte çare, kısaca araştır, hakkında, iskorbüt hastalığına iyi gelen vitaminler nelerdir gibi sorulara cevap verebilmek amacıyla 22.01.2016 tarihinde yazılmıştır.

İskorbüt Hastalığı Nedir? Tedavisi ve Belirtileri Nelerdir? hakkında daha fazla bilgi için Google 'da Arama yapabilirsiniz.

2 yorum

avatar

Bu hastalığın adını her duyduğumda aklıma LOL oyunundaki Gankplank karakterinin turunç yiyen yeteneği "iskorbüte çare geliyor" :) şaka bir yana turunçgiller konusunda fakir olan ülkelerde çok sık görülen bir hastalık.

avatar

Bu hastalığı daha öce duymuştum fakat tam anlamıyla araştırmaya fırsat bulamamıştım.Tesadüfen gezerken çıktı ve okudum.. Gayet aydınlatıcı olmuş

Back To Top