21 Ocak 2016 Perşembe

Ali Şeriati - Dinler Tarihi 2

Bizi rahatsız etmeye gelen Ali Şeriati 'nin bütün eserlerini sonunda satın alabildim. Bu eserleri merak edenlere haftada bir kitap olmak üzere tanıtmaya çalışacağım. Fecr Yayınları tarafından basılmış ve 2012 baskısı olan 2.baskı ben de mevcut. Kitaplar hakkında şuan kesin bir özet tarzında yazı paylaşamayacağım, bu nedenden ötürü şimdilik sadece kitapları tanıtım amacıyla başladığım her kitaptan bir sayfa yazacağım. Umarım ki tez zamanda bitiririm de bu güzel insanın bıraktıklarına bir cümle de olsun ben katkıda bulunabilirim.

Bugün tanıtacağımız kitabı Dinler Tarihi kitabının 2. serisi, Dinler Tarihi kitabı 2 farklı kitaptan oluşuyor, şuan diğer kitabı bir arkadaşa okuması için ödünç vermem nedeniyle biz tersten başlayacağız. Kitabın Orijinal Adı: Tarih ve Şenaht-i Edyan (2) olarak geçiyor. Kitapta örnek olarak Epikürizm, Zerdüşt Dinin Faciası, Refah ile Absürtlüğün İlişkisi, Buda Dininin Amel ve Ayinleri tarzında ufak bir temel isteyen (zaten oturumların kitaplaştırılmış hali) başlıklar var. Kitabın tercümesi Prof. Dr. Ejder Okumuş tarafından yapılmış. Kitabın editörlüğünü ise Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç ve Prof. Dr. Derya Öz gerçekleştirmiş. Son olarak Tashih ve Redakte ise Yard. Doç. Dr. Murat Demirkol tarafından yapılmış. Başta güzel insan Ali Şeriati olmak üzere, kitabın bana ulaşmasında emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum.

Ali Şeriati Dinler Tarihi 2 kitabı, özeti, pdf, oku, ekşi, ucuz


Başta da belirttiğim gibi ilerleyen günlerde kitap üzerine düşüncelerimi daha detaylı bir şekilde sunmayı düşünüyorum, şimdilik söyleyebileceğim tek şey Ali Şeriati 'nin sosyolog kişiliğini şimdiye kadar okuduğum sayfalar arasında fazlasıyla hissettim. Bunun haricinde kitabın 80.sayfasında kalmış olmam ve bu sayfanın özete de uygun bir sayfa olması nedeniyle sadece bu sayfayı kitabı merak edenler için yazacağım.


Syf: 80,81,82Hint Dininde Sınıfların İzahıHint dininde kurtuluşun, tam olarak somut bir anlamı vardır: Bu tenasüh döngüsünün dışına çıkmak.
Tenasüh, şu anlama gelir: Elli-altmış yaşındayım, bir kısım aşamalara erişiyorum, gelişiyor, tekâmül ediyorum veya bozuluyorum. Sonraki döngüde tekrar hayatıma başlayınca, ilk hayatımın tesirleri bu doğumda tekrar -mutlu veya mutsuz olmak, alçak veya üstün olmak; efendi veya uşak olmak; köle ya da bey olmak suretiyle- tecelli bulur.
Eğer önceki hayatta tekâmül elde etmişsem, bir köle ve hizmetçi olarak değil, bilakis bir bey ve aziz şeklinde doğarım. Eğer geçmiş hayatımda bozgunculuk yaparak yaşamışsam, zelil bir köle olarak doğar ve burada karşılığını görürüm.
Binaenaleyh Hindu cennet ve cehennemi, hep bir sonraki ''Karma''dır. Yani sonraki döngü ve sonraki hayat, önceki hayatımın ödül ve cezasını verir.
Maalesef bu çok korkunç bir felsefedir ve en büyük beton temel, Hint 'te hepsinden daha utanç verici ve daha vahşice olan sınıf ve kast sistmeini binlerce yıldır ayakta tutan ve koruyan olaydır. Çünkü tenasüh, asaleti insanın ameline değil, doğuma bağlıyor. Yani köle ve hizmetçi,  efendi ve kişatriya ve raca, kölelik ve ağalığına önceki hayattan sahipler. Eğer köle ise, başka bir şey olamadığı içindir. Eğer ağa ise, bu onun önceki hayatının kesin yazgısı ve neticesidir. Hiçbirinin Hindistan 'a ve diğer toplumlara egemen olan sınıfsal düzenle bir ilgisi yoktur.
Bugün ''raca'' olması, önceki hayatı sebebiyledir. Eğer kötüyse, ölümden sonra köle olabilir. Fakat ölmedikçe hakkımızı ondan isteme hakkında sahip değiliz.
Böylece kölelerin ve ıstırap çekenler yenilgiye uğramalıdır zira önceki hayatta fesatta bulunmuşlardır ve bugünkü hayat, o fesadın sonucudur neticesidir.
O halde bu doğmak ve nerede doğmak, hangi sınıfta doğmuş olmak ve eşraflığın asaleti vardır.
Dolayısıyla aile ve sınıfın asaleti vardır ve bir kimseyi bir sınıftan bir sınıfa götüremez, götürülmemelidir; bir sınıftan çıkaramaz, çıkarılmamalıdır. Bu, sonraki karmalarda ve sonraki dönemlerde tenasüh vesilesiyle sonuçlanması gereken bir iştir. Şimdi ömrün sonuna kadar var olan o sınıfta kalmalıdır; çünkü geçmiş amellerinin tesirleri böyle meydana geliyor ta ki sonraki karma onun sorumluluğu aydınlansın.
Fakat İslam şöyle diyor: 'Her doğan, fıtrat üzerine doğar.' Bütün sorunları bu felsefi, kelami vb. konular çerçevesinde inceleyen bizler için bu meselelerin insani değerleri azdır, -yani her insan, benzer imkân, istidat, özellik ve niteliklerde doğuyor; onun kan, nesap ve soyu ona ne bir şey bağışlar, ne de ondan bir şey alır. Hepsi benzer bir fıtratın sahibidir; ilk kez bu dünyaya gelmişlerdir. Eğer birinin zelil, birinin aziz; birinin efendi, birinin köle; birinin âlim, birinin cahil; birinin hissedar, birinin mahrum olduğunu görüyorsak, bunun nedeni onlara egemen sosyal düzendir. Onları bir sınıfa götürebilen şey, onun kendi sorumluluğudur, önceki dönem amelleri değil, o kadar amelden uzaktır.
Şimdi tenasühün Hindistan 'a egemen olan kast ve sınıf düzeninin kalıcılığı için ne kadar büyük ve derin bir rolünün olduğunu görüyoruz.

Elimde var olan bütün eserleri 2 ay gibi bir süre içerisinde bitirmeyi düşünüyorum, bitirdikten sonra notlarımı da içerir bir şekilde tekrardan kitabı burada ele almayı düşünüyorum.

Beyza - 21.01.2016

Ali Şeriati - Dinler Tarihi 2 hakkında daha fazla bilgi için Google 'da Arama yapabilirsiniz.
Back To Top